Dr. Sinan Oğan kimdir ?
DR SİNAN OĞAN KİMDİR ?

 

 Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Analizler Merkezi TÜRKSAM’ın kurucusu ve başkanı olan Sinan OĞAN 1967 Iğdır doğumludur. 1989 yılında Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun olmuştur. Aynı üniversitede, 1992 yılında Mali Hukuk/Bankacılık alanında Azerbaycan’da Ekonomik ve Mali Sektörün Yapısal Analizi başlıklı tez ile yüksek lisansını tamamlamıştır. Daha sonra 2009 yılında “Türk İç Politika Faktörlerinin Türkiye’nin Rusya Politikasının Oluşumuna Etkileri” başlıklı teziyle, Moskova Uluslararası İlişkiler Üniversitesi MGIMO’nun Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi Bölümünden doktora derecesini almıştır. 1992-1998 Yılları arasında Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsünde Araştırma Görevlisi olarak çalışmıştır. Bu görevinde 1993 yılından itibaren Azerbaycan’a görevli olarak gönderilen Sinan OĞAN 1993-2000 yılları arasında Azerbaycan Devlet Ekonomi Üniversitesi Türk Dünyası İşletme Fakültesi’nde Öğretim Görevlisi ve Dekan yardımcısı olarak çalışmıştır. 1994-1998 yıları arasında ise eş görevle Azerbaycan’da T.C. Dışişleri Bakanlığı TİKA Temsilcisi olarak çalışmıştır. Bir dönem özel sektörde de çalışan OĞAN 2000 yılında Türkiye’ye dönerek Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi ASAM’da Kafkasya masasında çalışmalarını yürütmüştür. Ardından ASAM Rusya Ukrayna Araştırmaları Masası Başkanlığı yapan Sinan OĞAN 2006 yılında bu kurumdan ayrılarak Kapadokya Meslek Yüksekokulu’nda bir yıl süre ile Dış İlişkilerden Sorumlu Müdür Yardımcılığı görevi yapmıştır. Sinan OĞAN 2004 yılında halihazırda başkanlığını yaptığı Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Analizler Merkezi - TÜRKSAM’ı kurmuştur. Başlangıçta sanal ortamda kurulan ve bu süre içerisinde gelişmesini tamamlayan TÜRKSAM, 2007 yılından itibaren Türkiye’nin en önemli düşünce kuruluşlarından birisi haline gelmiştir. Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları arasında 1992 yılında çıkan ‘Azerbaycan’ İsimli kitabının yanı sıra, 2003 yılında Rusya’da “Siyaset ve Oligarşi” isimli kitabı ile 2006 yılında yayınlanan Turuncu Devrimler isimli kitabı mevcuttur. Sinan OĞAN’ın Türk Dış Politikası, Rusya, Kafkasya, Orta Asya, Türk Dünyası, Enerji, Ermeni Sorunu, Afganistan, İran, Terör ve Türkiye’nin güncel sorunları konularında beş yüzden fazla Türkçe, Rusça ve İngilizce makale ve değerlendirmeleri yayımlanmıştır. Sinan OĞAN değerlendirmelerini başta TÜRKSAM’ın web sayfası olmak üzere birçok Türk ve yabancı sitelerde, haber ajanslarında, gazete ve bilimsel dergilerde yayınlatmaya devam etmektedir. Birçok ulusal ve yabancı televizyon ve radyolarda dış politika, Türk dış politikası ve Türkiye’nin güncel sorunları üzerine değerlendirmeler yapmaktadır. 1992 yılında “Türk Dünyasının Sorunları ve Çözüm Yolları” isimli çalışması ile Milliyet Gazetesi Sosyal Bilimler Ödülünü ve 1993 yılı Marmara Üniversitesi’nin ise Akademik Üstün Başarı Ödülünü almıştır. Ekoavrasya Derneği’nden Türk Dünyasına Hizmet Ödülü ve Oğuz Boyu Kültür Dernekleri Federasyonu tarafından da Onurluluk ödülüne layık görülmüştür. 6 Temmuz 2011 tarihinde Azerbaycan Devlet Başkanı İlham ALİYEV tarafından Devlet Nişanı (Tereggi Medalı) ile taltif edilmiştir. Sinan OĞAN 2009 yılından beri dünyanın alanında en önemli 40 uzmanının iştiraki ile gerçekleştirilen bölgenin en önemli düşünce kulübü Valdai Formu katılımcısıdır. İleri düzeyde Rusça ve akademik düzeyde İngilizce bilmektedir. Yurtiçi ve yurtdışında uzmanlık alanı ile ilgili konferanslar, seminerler vermekte ve bilimsel toplantılara katılmakta ve birçok ulusal ve uluslararası projeleri yürütmektedir. 12 Haziran 2011 seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisi'nden 24. dönem Iğdır Milletvekili seçilmiştir. Meclis Anayasa Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu üyeliklerine seçilmiştir.  

       BASINDA SİNAN OĞAN HABERLERİ

-------MHP Iğdır Milletvekili Dr. Sinan Oğan, 20 yıldır bağımsız olan Azerbaycan'ın sonsuza kadar bağımsız kalacağını bildirdi. Oğan, yaptığı yazılı açıklamada, modern Azerbaycan'ın bağımsızlığına yeniden kavuşmasının 20. yılını kutladığını hatırlattı.

Sinan Oğan'ın yasılı açıklaması şu şekilde:

"Bugün modern Azerbaycan bağımsızlığına yeniden kavuşmasının 20. yılını kutlamaktayız. Sovyetler Birliği'nin yıkılmasının ardından 18 Ekim 1991'de Azerbaycan Parlamentosu tarafından kabul edilen "Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Devlet Bağımsızlığı hakkında" Anayasa Kararını kutluyor ve Azerbaycan'ın bağımsızlığının daim olmasını diliyorum. İnşallah Azerbaycan'ın bağımsızlığının 20. yılını TBMM'de de geniş bir şekilde kutlayacağız. Bunun için ciddi hazırlıklar yapmaktayız.

1991 yılı, bölgede büyük bir Türk varlığının yeniden ortaya çıktığı bir tarih olmuştur. Azerbaycan'ın bağımsızlığını 70 yıllık bir aradan sonra yeniden kazanması bölgesinde büyük ve güçlü bir ülkeyi yeniden tarih sahnesine çıkarmıştır.

Azerbaycan'ın bağımsızlığını ilk tanıyan ülke olan kardeş Türkiye için de Azerbaycan'ın 1991'de kazandığı bağımsızlığın 20. yılı kuşkusuz ki en önemli hadiselerden birisidir. Ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ün, "'Azerbaycan'ın sevinci sevincimiz, kederi kederimizdir" ifadesinde de açıkça dile getirilen dostluk bağları iki ülkenin kurulduğu günden bu yana bir nevi kader birliği içerisinde devam etmektedir. Benzer bir şekilde Azerbaycan'ın Milli Lideri Haydar ALİYEV de "Azerbaycan ve Türkiye, bir milletin iki devletidir" diyerek iki ülke arasındaki yıkılması imkansız kültürel, sosyal, ekonomik ve siyasi bağlara işaret etmiştir.

Türkiye Azerbaycan Derneği'nin Onursal Genel Başkanı olarak, Azerbaycan'ımızın bağımsızlığının 20. yıl dönümünü kutlar, Türk dünyası için önemi büyük olan böyle tarihleri sonsuza kadar kutlamayı temenni ederim. Ayrıca, Türk dünyası ile ilişkilerin geliştirilmesini, dış politikasının başındaki hedeflerden biri olduğunu her fırsatta bildiren Milliyetçi Hareket Partisi'nin Azerbaycan'a coğrafi, sosyal ve kültürel anlamdan en yakın illerden biri olan Iğdır'dan seçilen bir milletvekili olarak TBMM çatısı altında da iki ülke ilişkilerinin olumlu yönde gelişmesi için bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da üzerime düşen hiçbir fedakârlıktan kaçınmayacağımı kamuoyunun dikkatine arz ederim.

-------

MHP Iğdır Milletvekili Oğan: "Fransa Cumhurbaşkanı Nikolas Sarkozy Önce Aynaya Baksın"

MHP Iğdır Milletvekili Sinan Oğan, Fransa Cumhurbaşkanı'nın 7 Ekim'de Ermenistan'a yaptığı ziyaret sırasında Erivan'da Türkiye'yi ağır bir dille suçlayan ifadelerine tepki göstererek, "Cumhurbaşkanı Nikolas Sarkozy önce aynaya baksın" dedi.

MHP Iğdır Milletvekili Sinan Oğan, Fransa Cumhurbaşkanı'nın 7 Ekim'de Ermenistan'a yaptığı ziyaret sırasında Erivan'da Türkiye'yi ağır bir dille suçlayan ifadelerine tepki göstererek, "Cumhurbaşkanı Nikolas Sarkozy önce aynaya baksın" dedi.

Oğan, Aa muhabirine yaptığı açıklamada, Nikolas Sarkozy'nin bazı AB ülkeleri liderleri gibi Türkiye üzerinden siyaset yapma ucuzluğunu elden bırakmadığını ifade eden Oğan, "22 Nisan 2012 tarihinde Fransa'da yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde yapılan anketlerde Sarkozy sosyalistler karşısında sürekli gerilemektedir. Bu sebeple de Sarkozy oy oranını arttırmak için etnik ve dini söylemler kullanmaktan geri kalmamaktadır. Bu çerçevede klasik Türk düşmanlığına el atan Sarkozy, Fransa'da bulunan çok sayıdaki Ermeni seçmenin desteğini kazanma gayretiyle Fransa'daki Ermeni seçmenleri kendi partisine çekecek açıklamalar yapmıştır" dedi.

Nikolas Sarkozy'nin kişisel bazı sıkıntıları da bu açıklamalarının yapmasına sebep olduğunu ifade eden Oğan, şunları söyledi:

"Zira Sarkozy bölgede sürekli Türkiye'nin önünü kesmeye ve ondan rol çalmaya yönelik siyaset uygulamaktadır. Örneğin Rusya ve Gürcistan arasında çıkan savaş esnasında Türkiye'nin arabuluculuk girişimlerinin sürdüğü bir dönemde Sarkozy'nin AB adına Tiflis ve Moskova'ya giderek arabuluculuk rolünü Ankara'nın elinden kapmaya çalışmıştır. Hatta bir adım öteye giderek G-20 ülkeleri içerisinden ekonomik ve siyasi olarak Türkiye ile kıyaslanamayacak olan Mısır'ın Türkiye'nin yerine alınmasını dahi önermiştir. Nikolas Sarkozy'nin son atağı ise Başbakan Erdoğan'ın 'Arap Baharı' sonrası bölgeye yaptığı ve ses getiren ziyaretinin son durağı olan Libya'ya Türkiye'den önce girme gayreti olmuştur"

Oğan, İngiltere Başbakanı David Cameron'la beraber Erdoğan'ın Libya ziyaretinin hemen öncesinde alelacele bir gezi düzenleyip Trablus sokaklarında boy göstermesinin Türkiye ve Başbakan Erdoğan'ı kişisel olarak kıskanmasına örnek gösterilebileceğini de sözlerine ekledi



-------

MHP'li Muhalifler Liderini Arıyor

Partinin oy kaybetmesi sonrası arayış içerisine giren MHP'li muhalifler kararını yeni liderden yana kullandı.

MHP'de yaşanan kaset skandalları ile partinin oy ve milletvekili kaybetmesi sonrası arayış içerisine giren MHP'li muhalifler kararını yeni liderden yana kullandı MHP'de yaşanan kaset skandalları ile partinin oy ve milletvekili kaybetmesi sonrası arayış içerisine giren MHP'li muhalifler kararını yeni liderden yana kullandı.

12 Haziran seçiminde alınan sonuçlardan memnun olmayan MHP'li muhaliflerin kurduğu "mhpneyapmali. org", "MHP'de Kimi Lider Görmek İstersiniz?" başlığında bir anket düzeledi.

Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin yüzde 10 oy alarak 4. sırada yer aldığı listede, MHP eski Milletvekili Mustafa Verkaya, MHP Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, MHP Myk üyesi Mansur Yavaş, TBMM Başkanvekili Meral Akşener, Prof. Dr. Ümit Özdağ, MHP Iğdır Milletvekili Sinan Oğan, MHP Trabzon Milletvekili Koray Aydın, MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural ve MHP'nin son genel seçimlerde İzmir'den milletvekili adayı gösterdiği Müsavat Dervişoğlu gibi isimlere de yer verildi.

Ankete göre, Mansur Yavaş yüzde 19, Mustafa Verkaya yüzde 18, Ümit Özdağ yüzde 17, Devlet Bahçeli yüzde 10, Sinan Oğan yüzde 8, Meral Akşener yüzde 8, Koray Aydın yüzde 5, Tuğrul Türkeş yüzde 4, Oktay Vural yüzde 3, Musavvat Dervişoğlu yüzde 1 oy aldı.

Ayrıca sitede yapılan bir başka ankette de MHP'lilere "MHP Anayasa değişikliğinde AKP'ye destek olmalı mı" sorusu yöneltildi. Ankete katılanların yüzde 52'si bu soruya "Hayır" yanıtını verdi.


-----

Türk Basınında Sansürün Kaldırılışının Yıldönümü

MHP Iğdır Milletvekili Sinan Oğan, basın özgürlüğünün demokrasinin bir gereği olduğunu belirtti.

MHP Iğdır Milletvekili Sinan Oğan, basın özgürlüğünün demokrasinin bir gereği olduğunu belirtti.

Oğan, basında sansürün kaldırılışının 103. yıldönümü dolayısıyla yayımladığı mesajında, şu görüşlere yer verdi:

"İçinde bulunduğumuz iletişim çağında kitle iletişim araçlarıyla birlikte gücü ve etkinliği her geçen gün biraz daha artan basın kuruluşları, toplumun her türlü sorunlarının yanı sıra ülke gündemine ilişkin gelişmelerin ve haberlerin kamuya duyurulmasında da aracı olmuştur. Basın, toplumun haber alma özgürlüğünü sağlamakta ve kamuoyu oluşturulmasında etkin bir rol üstlenmektedir. Basınımıza düşen en büyük ödevlerden birisi de içinde yaşadığı toplumun milli, ahlaki, insani ve kutsal değerlerine sahip çıkarak kitle iletişimine katkıda bulunmaktır. Bu vesileyle tüm basın kuruluşları ve gazetecilerin bayramını kutlarım.


----

Seçimin Ardından, MHP Iğdır Milletvekili Oğan'ın Açıklaması

MHP Iğdır Milletvekili Oğan, "Artık ben Türk'ün, Kürd'ün, Terekeme'nin, Ahıskalı'nın milletvekiliyim. Kapım herkese açıktır" dedi.

Haber: Seçimin Ardından, MHP Iğdır Milletvekili Oğan'ın Açıklaması 
 

Oğan, Zübeyde Hanım Bulvarı'nda vatandaşlara hitaben yaptığı konuşmada, seçim öncesi Iğdır'da önce birlik ve beraberliği sağladıklarını, ardından da zaferi kazandıklarını söyledi.

Seçim sürecinde kazanmak için büyük mücadele verdiklerini ifade eden Oğan, "Şimdi beyaz bir sayfa açıyoruz. Herkesi kucaklayacağız. Artık ben Türk'ün, Kürdün, Terekeme'nin, Ahıskalı'nın milletvekiliyim. Kapım herkese açıktır. Acı ve tatlı gününüzde yanınızda olacağım. Bu seçimde taraf olanlar oldu. Ama biz, her zaman devletimizin yanındayız. Yanlış yapan kim olursa da uyaracağız. Bundan sonra Iğdır'ın sorunları üzerine projeler üreteceğiz" diye konuştu.

Oğan ayrıca, milletvekili seçilmesinden ötürü kendisine destek olan herkese teşekkür etti.

Oğan'ın konuşmasının ardından vatandaşlar müzik eşliğinde halay çekti



---------------
 

News.az: Türkiye’nin bölgedeki barış girişimleri İsrail ve Ermenistan ile bir netice vermemiştir. Siz yakın gelecekte bu girişimlerin bir sonuç vermesini bekliyor musunuz?
 
Sinan OĞAN: İnanmak isterdim. Ancak bu pek kolay değil. Ortadoğu’da İsrail ve Kafkasya’da da Ermenistan’ın uzlaşmaz ve barıştan uzak tutumları sebebiyle her iki bölgede de ciddi sorunlar bulunmaktadır. Bu sorunların kısa vadede çözülmesi pek mümkün gözükmemektedir. Ancak Kafkasya’da sorunların çözümü Ortadoğu’dan daha kolaydır. Barış ancak her iki taraf da buna istekli olursa hayata geçebilir. Türkiye’nin tek başına çabaları elbette ki, buna yeterli olmayacaktır. Bunun için İsrail’in ortadoğu’da ve Ermenistan’ın da Kafkasya’da barışa doğru adımlar atması gerekir.
 
News.az: ABD Başkanı Barack Obama bir taraftan Türkiye’nin ABD’nin müttefiki olarak İslam dünyası için model olabileceğini söylemektedir. Diğer taraftan ise ABD Ermenistan ve İsrail konularında Ankara’ya baskı yapmaktadır. Bu konuyu nasıl değerlendirmektesiniz?
 
Sinan OĞAN: Bu ABD ve genel olarak Batının ikili tutumunun bir örneğidir. ABD için eğer taviz vermek gerekiyor ise bunu Türkiye vermelidir. Eğer bir adım atılacaksa bunu Türkiye atmalıdır. Ama Ermenistan’ın işgalci devlet olduğu BM’nin 4 ayrı kararıyla tasdiklenmesine rağmen hiç kimse Obama başta olmak üzere Ermenistan’a sen işgalci ülkesin, işgal ettiğin topraklardan çık demiyor. Herkes Türkiye’ye neden sınırları açmıyorsun diyor. ABD şimdi Ermenistan’ın işgal ettiği toprakları görmezden gelerek tavizin Azerbaycan ve Türkiye tarafından verilmesini istiyor. İsrail’in uluslararası karasaularda bir Türk gemisini basarak 9 Türkü öldürmesini de görmüyor. Kendisi Irak’da işgalci devlet olduğu halde Irak’tan Türkiye’ye gelerek terör yapan PKK terör örgütünü de görmüyor. Sadece Türkiye onu yapsın, Türkiye bunu yapsın derdinde.
 
News.az:  Karabağ sorununun yakın bir gelecekte çözülmesini bekliyor musunuz?
 
Sinan OĞAN: Eğer bu konu sadece Ermenistan’ın keyfine bırakılırsa Karabağ sorununun 2015 yılından once çözülemeyeceği çok açık. Ermenistan 2015 yılına kadar bekleyip Türkiye’yi 2015 yılında 1915 yılında yaşanan tehcir yani Ermeni ahalisinin savaş bölgesinden alınarak başak savaşın olmadığı arazilere göç ettirilmesinin 100. yılı olacaktır. Bunu Ermeniler “soykırım” olarak değerlendirmekte ve Türkleri bu sebeple 2015 yılına kadar tazminat ödemeye mahkum ettirmeye çalışmaktadırlar. Eğer Karabağ sorunu hallolursa Türk-Ermeni sınırları da açılacak ve Ermenistan ile ilişkiler düzelecektir. Ama bu durumda da batılı parlamentolardan Türkiye aleyhine kararlar çıkarılması çok kolay olmayacaktır. Bu durumda Ermenistan mümkün olduğu kadar bu sorununun çözümünü engellemeye ve geciktirmeye çalışmaktadır. Ama Ermenistan’ın da ciddi bir problem vardır. Bu da ondan ibarettir ki, vakit Azerbaycan’ın lehine ve Ermenistan’ın da aleyhine işlemektedir. Çünkü Azerbaycan güçlenmektedir, büyümektedir, Ermenistan ise zayıflamakta ve küçülmektedir.Diğer taraftan da Azerbaycna’ın savaşa başlama ihtimali vardır. Bu sebeple Ermenistan bütün bunları hesaplayarak 2011 yılında barış masasına oturmak zorunda kalabilir.
 
News.az:  Türkiye son iki yıl içerisinde Güney Kafkasya’da çok aktif siyasi faaliyet içerisindedir. Sizce bu aktifleşme bölgemizin diğer oyuncuları ABD ve Rusya’yı rahatsız ediyor mu?
 
Sinan OĞAN: Türkiye’nin Güney Kafkasya’da son iki yıl içerisinde aktif bir siyaset izlediği konusunda sizinle hemfikir değilim. Keşke dediğiniz gibi olsaydı. Gürcistan savaşında Türkiye bölgede tarafsız kalmış ve hem ABD ve hem de Rusya ile ilişkilerini normal düzeyde tutumuştur. Karabağ konusunda şimdilik kendisine fazla insiyatif verilmemiştir. Ermernistan ile ilişkiler çıkmaza girmiştir. Azerbaycan ile ilişkiler de neredeyse bozulma düzeyinde idi ve şimdi son aylarda yeniden düzelmeye başlamıştır. Dolayısıyla aktif bir siyaset izleyen ülkenin politikalarının yukarıda sıraladığımız gibi olmaması gerekirdi. Aktif olmayan bir Türkiye de ne Rusya ve ne de ABD için bir tehdit değildir.
 
News.az: Türk-Rus ilişkilerinin gelişmesi bölgemizdeki durumu olumlu etkiler mi?
 
Sinan OĞAN: Türkiye ile Rusya arasında ilişkilerin geliştiğini söylemek mümkündür. Bu gelişme elbette ki, bölgemize müsbet tesir edecektir. Hatta Dağlık Karabağ sorununun çözülmesine de olumlu tesirini gösterecektir. ABD Başkanı George Bush döneminde Türkiye’nin Moskova ile yakınlaşmasına ABD kıskançlıkla bakmaktaydı. Ama şimdi Obama döneminde bir kıskançlık yoktur. Hatta ABD ile Rusya ilişkileri bile gelişmektedir. Medvedev politikaları ile Putin politikaları da bu çerçevede giderek ayrışmaktadır.
 
 
News.az: Türkiye ile Ermenistan arasında ilişkilerin normalleştirilmesi amacıyla imzalanan protokoller sonrasında Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkiler soğuma trendine girmişti. Şimdi Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerdeki sorunlar çözüldü mü?
 
 Sinan OĞAN: Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkiler herhangi iki ülke ilişkisine benzemez. Biz bir milletin iki devletiyiz. Zaman zaman bazı sorunlar yaşayabiliriz. Ama hiçbir zaman ilişkilerimiz kopma noktasına gelmez. Şimdi Ankara ile Bakü arasındaki ilişkilerde hızlı bir iyileşme var. Ancak bütün sorunlar artık geride kaldı da diyemeyiz. Çünkü hele ki Karabağ sorunu çözülmemiş ve Türkiye ile Ermenistan arasındaki kapıların da açılma ihtimali mevcuttur. Belki de 19 Eylül 2010 tarihinde Türkiye’de Van şehrindeki Ermeni kilisesinde bir günlük ayin için Ermenistan’dan gelenlere gore veya NATO tatbikatı sebebiyle Ermenistan ile sınır kapıları birkaç günlüğüne açılabilir.
 
TÜRKSAM Başkanı Sinan OĞAN ile yapılan bu mülakat Azerbaycan’da ingilizce yayın yapan News.az sitesinin 20 Temmuz 2010 tarihili nushasında yayınlanmıştır.
 
YONTMA TAŞ DEVRİNDEN GÜNÜMÜZE MELEKLİ
 
BEŞ BİN YILLIK YERLEŞKE
YONTMA TAŞ DEVRİNDEN GÜNÜMÜZE MELEKLİ
bugüne kadar yapılan çeşitli arkeolojik ve prehistorik (tarih öncesi) araştırmalar, bölgedeki yerleşmelerin insanlık tarihi kadar eski olduğunu, bölgenin bir çok medeniyete ve uygarlığa beşiklik ettiğini ortaya koymaktadır. Iğdırın Melekli Beldesi Kültepe mevkiinde bulunan kara obsidiyen taş aletlerle, çakmak taşından yapılmış aletler, mezolitik (yontma taş) devrin bölgede de yaşandığını göstermektedir. Iğdır (Melekli) ile ilgili olarak bugüne kadar yapılan çeşitli arkeolojik araştırmalar sonucu, Iğdır bölgesine ilk yerleşen kavim Orta Asya'dan (M.Ö. 4000) tarihinde gelen Hurriler'dir. Asyanik adı altında isimlendirilen bu toplulukla birlikte gelen diğer kavimler önce insanlık açısından önemli olan polan madenleri ve yazıyı keşfetmişlerdir. Selçuklular, Kayılar gibi bir çok Türk Boyuna ev sahipliği yapan Melekli Urartular Moğollar, Çingizler, İlhanlılar Celayırlılar, Karakoyunlular Akkoyunluların hakimiyetine girmiş, ayrıca Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan ve selçuklu hükümdarı Melikşah’ a da mekan olmuştur. Yukarıdanda anlaşılacağı gibi 5000 yıllık bir tarihi olan melekli beldemizin tarihini korumalı bu hususta açık hava müzesi , kültür sanat galerisi gibi çalışmalar yaparak meleklinin tarihini gelecek nesillere aktarmalıyız.
KIRIM’DAN TÜRKİYE’YE KIRIM TATAR GÖÇLERİ
 
KIRIM’DAN TÜRKİYE’YE KIRIM TATAR GÖÇLERİ
Doç. Dr. Hakan KIRIMLI
(Bilkent Üniversitesi)

Kırım’dan Türkiye’ye kitle göçleri, esas olarak 1783’de Kırım Hanlığı’nın ortadan kaldırılarak Rusya İmparatorluğu’nun Kırım’ı ilhâkını müteakip gerçekleşmiştir. Bununla birlikte, 1783 öncesinde de Kırım’dan Osmanlı topraklarına pek bilinmese de, azımsanmayacak boyutlarda göçler olmuştur. Bugünkü Türkiye Cumhuriyeti arazisi üzerinde Kırım’dan gayet eski tarihlerde gelmiş insanlara ait muhafaza edilebilmiş veriler mevcuttur. Meselâ, XVI. asrın son çeyreğinde Altın Orda Hanı Toktamış Han tarafından Kırım’dan binlerce Kıpçak’ın (o dönemde henüz Osmanlı hâkimiyetinde olmayan) Kars ve Iğdır havalisine iskân edildiğini biliyoruz. Günümüzde Iğdır ve çevresinde başta MELEKLİ olmak üzere Karakoyunlu ve Taşburun civarında bir çok kırım tatarı yaşamaktadır, bu bölgede çok ünlü bir sülâle olan Hatunoğulları daha Kırım Hanlığı kurulmamışken bölgeye yerleştirilen bu insanların soyundan gelmektedir. bu doğrultuda yapılan bir çok araştırmada (Nihat Çetinkaya) Meleklide kulanılan lehçenin kırım Tatar kıpçak lehçesi olduğu kanıtlanmıştır.
MELEKLİ İNSANININ DEMOGRAFİK YAPISI:
 
MELEKLİ İNSANININ DEMOGRAFİK YAPISI:
Melekli Iğdır Merkez ilçeye bağlı yaklaşık 6000 nüfusa sahip bir kasabadır, nüfusunun büyük çoğunluğu yerli TATAR Türklerinden oluşmaktadır, Erivan, Nahçivan, Tebriz, Hoy, Türkleride Meleklide belli bir nüfusa sahiptir, ayrıca bir çok kaynakta Moğolların (Çağataylar) Anadolu seferinden sonra bir kısmının Erivan bölgesine yerleşmesi ve daha sonra buradaki Moğolların 19.Yüzyılın başlarında göç ederek Melekli ye yerleştikleri sanılmaktadır. yapılan bir çok incelemelerde Meleklide konuşulan dil Azerbaycan Türkçesi ağırlıklı olup Kıpçak yada Çağatay lehçesinin yaygın olduğunu anlaşılmaktadır. Melekli nüfusunun büyük bir bölümünü gençler teşkil etmekte ve genellikle sima olarak badem gözlü orta asya halklarını anımsatan görünüşe sahiptirler.
GELENEKLERİNE BAĞLIDIRLAR
 
GELENEKLERİNE BAĞLIDIRLAR: Kasaba halkı geleneklerine,örf ve adetlerine oldukça bağlıdır. Misafirperverlik, kasaba halkının önde gelen özelliklerinden biridir. Bu nedenle kasabaya dışarıdan gelen öğretmen, imam, doktor ve hemşireler köylüler tarafından el üstünde tutulur.
1960' li yıllarda köyümüzde iş sıkıntısı olmadığından ve melekli topraklarının verimli olmasından dolayı ığdırın diğer köyleri kadar dışarıya çalışmaya giden fazla olmamıştır. Fakat artan nüfusla birlikte köyümüzde devlet dairelerine yerleşenlerin sayısında üst düzeyde bir artış olmuş ayrıca almanya, isviçre, hollanda, belçika, abd, romanya ve metropol şehirler başta olmak üzere melekli nufusuna kayıtlı 15 binin üzerinde hemşerimiz olduğu bilinmektedir. kısacası gittiğiniz her yerde ve her kamu kuruluşunda bir melekli insanına rastlamanız mümkündür. Melekli kendi sadeliğini koruyarak dışarıdan fazla göç almamıştır.%70 i birbiriyle akraba olan ve kendi aralarında içli dışlı olan bu güzide kasabada her türlü yardımlaşmanın had safhaya ulaşmış olması ayrı bir güzellik ve neşe kaynağıdır Melekli insanı Iğdır ve çevresinde orta Asya Türk kültürünü en iyi yaşatan belde olarak tanımlanır, devlet geleneklerine oldukça bağlı ve Cumhuriyetçidirler, Nevruz kutlamalarının en iyi yapıldığı yer ve 1930 lu yılardan beri Atatürkün çıkarmış olduğu şapka devriminin Iğdır bölgesinde en çok uygulandığı yer olarak bilinir ayrıca yaşlılar ve gençlerde kılık kıyafet çağımıza uygun ve moderndirler.

GEÇİM KAYNAĞI: Iğdır ovasının en verimli arazilerine sahip olan Melekli genelde tarım ve hayvancılıkla uğraşır büyükbaş hayvancılıkta önemli statüye sahip olan Melekli ayrıca kavun, karpuz, domates, patlıcan, biber, buğday, arpay, mısır , ayçiçeği, elma, kayısı, armut, şeftali, erik ve kavak yetiştiriciliği başlıca geçim kaynaklarındandır, son zamanlarda seracılıkta Iğdır da marka haline gelen melekli nahçivan iran Ermenistan yolu üzerindeki güzergahın belediye tarafından imara açılmas ı ve fabrikaların burada yoğunlaşmasıyla Iğdır ın en önemli sanayi ve yatırım bölgesi haline gelmiştir, son zamanlar Iğdır halkının Melekli asfalt boyunca mesire ve dinlenme alanı olarak marka haline gelen semaver çayları, mangal ve kendin pişir kendin ye tesisleride belde ekonomisine önemli katkı sağlamaktadır.
 
şu ana kadar 109020 ziyaretçikişi burdaydı!
MELEKLİ HÜRSES GAZETESİ Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol