EDEBAZ.CO






































M DAN ALINTILAR

D HEMİT
Mini mini bir kuş doğmuştu
Hemit emi pencereme konmuştu.
Aldım onu içeriye
Cik cik cik cik ötsün diye
Pırı pırı derken canlandı
Ay Hemit emi
Ellerim niye boş kaldı?
 

ZMeherrem:

Zirai bilgilerinden çok,kasabanın gündeminden düşmeyen
Marjinal yaşam biçimiyle
eleştirmenlerin hedefi olmaktan kurtulamayan bu zıpkın yapılı adam,
çocuklarıyla kurduğu yakın ilişkisiylede dikkatleri çeken bir kişilik olmuştur.
Sert bakışlarıyla ve zarif bıyıklarıyla orta asya türklerini aratmayan
ihtiyar delikanlımız,ata binişiylede kasabanın ilgi odağı olmuştur.
 Özdemir:

Çok merak ediyorum dostlarım;Einstein bu adamı görseydi
ne derdi ? Hiçbir temel eğitim almadan fizik kurallarını bu kadar
derinden kavrayabilmek nasıl bir deliliktir anlamış değilim doğrusu.
Yaklaşık 15 yıl önce kurtulduğu bir patlamada,dükkanını kaybetmiş,
2.dereceden yanık izleriyle hayata zor dönmüştü Özdemir.
Patlamanın nedenini bir türlü çözemeyen Özdemir,
çalışmalarına evinde devam etmeye başladı.Kendi elektriğini
üretip,kendi yaptığı otomobillerle ve motorsikletlerle ulaşım
ihtiyacını giderebiliyor.Bir ana evladından daha ne isteyebilirki?
Kısacası kasabada kimsenin yapamadığı şeyleri yapabiliyor Özdemir.
Şu sıralar Kuantum fiziği ile uğraştığını ve yaptığı bir helikopterle bir
qeleme(bir kavak ağacı) boyu kadar yükseldiğini görenler var.
Bellimi olur? 

 G Bayram:

Kendisinin ne kadar ürkütücü olduğu lakabından
anlaşılıyor sanırım.Çözdüğümüz bulmacalarda karşımıza çıkan
”En kalın erkek sesi?”sorusuna verdiğimiz yanıt olan ”BAS”
bu adamın gırtlağında mevcut.
Yani o BAS bu BAS işte.
Kurduğu cümlelerle ve sorulan sorulara verdiği cevaplarla
ne kadar geniş bir lugata sahip olduğu ilk bakışta anlaşılan bir özelliği.
”Sular Sıcakmı?”ve ”Adada mı yasak?” gibi yapıtlarıyla kasabanın
temel eserleri arasına girebilmeyi yıllar önce başarabilmiştir kendisi. 

F İsa:

Rahmetli;Vahşi batının dikenli çöllerinden kopup
gelmişti sanki.Fötr şapkasıyla dikkatleri üzerine çekmiş, inşaaettiği,evlerle,balkonlarla,astanalalarla ve peyelerle başarılı bir
mimar olduğunu kanıtlamıştır.
Rahmetlinin bir diğer özellliği ise bitkilere olan merakıydı.
Hazırladığı bitkisel karışımlarla bir çok hastayı tedavi etmiş
ünü batıya kadar uzanmıştı.Hatta orta okuldayken bende
faydalanmıştım bu karışımların birinden. 

M Bayram:

Evet.
Bir lakabının olmadığının bende farkındayım dostlar ama böyle sportif,
teknoloji meraklısı ve espirili bir kişiliği yazmamam bir hata olurdu
gibime geldi.Haksızmıyım?
Kebin kesme (nişan gibi bi şey) törenlerinin göz bebeği haline gelmiş ve
meclis yemeklerinin olmazsa olmaz simaları arasında yerini hep ön saflarda
tutmayı becebilmiştir.İslami inanca farklı bir pencereden bakabilen bu
play boy’umuz,gençlerinde sevdiği bir din adamıdır.

K Reşit:

İzninizle kendisine şunu söylemek istiyorum dostlar
^^Rampaların Ustasısın Sen Her Şeyin Farkındasın^^ .
Ne ayaksın sen be Reşit abi?Gündüz gözüyle ayak basılmamış topraklarda
gece vakti ne ararsın? Bir görünüp bir kayboldun.
Yerel seçimlerde kim kazanacak hep sen bildin.
En güzel arabalara sen bindin,
en yağlı yemekleri hep sen seçtin.
Peki Peki Anladık…
Sen neymişsin be abi.
A.a.a…(M.F.Ö.’a saygılar  

Bağrı Yanıx Kerem:

Söyleyecek söz bulamıyorum dostlar.
Aklımdan geçen tek şey”Keşke bu lakap,bu isim bende olsaydı.”
Adamda olan karizma halk ozanlarında bile yok arkadaş.
Kendisini tebrik ediyor başka söze ne hacet diyoruz.
Abimizdir. 

L Xala:

İlk kadın lakabı analizimiz dostlar,bilmem farkındamısınız.
Limo neslinin genişlemesinde büyük bir role sahip bu mavi gözlü kadın,
bayatı okumakata(ağıt yakmakta)tam bir profesyonel diyebilirim.
5.5 oktav sesiyle dinleyenleri transa sokmakla kalmayıp,acılı kadınları
hüngür hüngür ağlatmakta bire bir.Yüksek bir hayat deneyimine
sahip olması,yeni gelinlerin ve evlenmek isteyen delikanlıların akıl
hocası olmasına sebep olmuştur.

Davşan Yen H
Geçimini avlanmakla sağlayan bu arkadaşımızın lakabının ”Davşan yen”
olması çok normal.Yakasını bir türlü kurtaramadığı ağır Bronşit hastalığı,
sessiz kahve ortamlarını gürültülü öksürüklere boğmasına neden olmuştur.
 

Gurt Boğan Letif:

Kar beyaz saçlarıyla ve dinç bedeniyle diğer ihtiyarları
kıskandırırdı rahmetli.Dolunaylı bir sisli gecede,genç bibi oğlunu aç bir kurtun
sivri dişleri arasından büyük bir kahramanlıkla kurtarmış ve aç kurdun
derisini oracıkta yüzmüştü.O gece tabiat ana bu lakabı Letif’e layık görmüştü.
Bunu vahşi hayvanlar örgütüde kabullenmiş büyük bir saygı göstermiştiler.
Kır saçlı çiftçinin kahramanlığı kısa sürede yayılmıştı kasbaya.
Letif;sırtında yaralı bibi oğluyla kasabaya girdiğinde güneş kızarmaya yüz
tutmuş,akşam ezanı yine aynı kasetten çalmaya koyulmuştu.Bizim kasabada
ezanlar hep kasetten çalar.Resital dinleyen olmadı daha.
Herneyse.Kasabalılar Letif’i kırmızı çiçeklerle karşılamış ve şaraplar içilmişti.
Letif emiyi saygıyla anıyoruz.

Şırnax Eli:

Kötü eleştirilerden kurtulamayan bir futbolcu, hiçbir dini etkinliği
aksatmayan bir inanan ve askerliğini Şırnak ilinde Komando olarak yapmış bir işçidir Ali.Emekçidir Ali.Ali terdir,Ali derttir.

Baltacı Niyazi:

Onu;elinde kocaman bir dürüm,ağzında lokma
cadde ortasaında birine bir şeyler anlatırken görmeniz sizi
şaşırtabilir ama bu beslenme biçimi kasabalılar tarafından benimsenmiş ve
sıradanlaşmıştır.Yıllarca lokantacılık yapmış,Melekli mutfağının altın
kaşık ödülüne layık görülmüştür.
Niyazının lokantasına bende dahil kasaba erkeklerinin neredeyse
tamamının yolu düşmüştür.
İlk rakıyı onun lokantasında tatmıştım.
Lakabı lokantacılıktan önceki kasaplık mesleğinden kalmış.

Heydolo:

Ağır bir at tüccarı olan bu vatandaş,kısa bacaklarıyla
ve mini minnacık elleriyle ticaret hayatının sevimli Hobit’i sayılır.
Genç beygirlerin eğitimleriylede ilgilenen Haydar,boş zamanlarında
bisiklet gezintileri yapıp Cirit oynamakta.At yarışlarına olan
İLGİSİZLİĞİ dikkatimizi çeken bir durum olmuştur.

Ağa İsmet:

Kasabada Feodel dönemden geriye kalan tek
ailenin en yaramaz çocuğudur İsmet.
Elliye merdiven dayamış olmasına rağmen gece
hayatından kopamayan bir diğer play boy’umuz diyebiliriz.
Anlattığı hikayelerden çok anlatım tekniği ile farklılık
yaratan bir edebiyatçımız.

Toyçu Ma:
O biiiiiiiiiiiiir orkestra şefi
O biiiiiiiiiiiiir akardeon virtüözü
O biiiiiiiiiiiiir Toyçu
O bir Mazlum
OOOOOOoooo bir: qız allahın belasıdır gözlerin.
O bir:Nenem nenem nenem ay menim fatma nenem.

Ciriqko Sefer

Bu lakap Sefer’e babasından kalan tek miras.
Türk dil kurumunda hiç bir kaydı bulunmayan ve kendilerinin bile
ne anlama geldiğini bilmedikleri ”ÇİRİKKA” kelimesi,
nüfus cüzdanlarındaki Soy ad bölümüne yazılmış
Cumhuriyet dönemimde.
Kim,nasıl,neden,niye kine,hangi mezhebe kulluk hesabı
vermişse artık bu soy adı,çözemedik hala.

  Bığlı Mızefer(Bıyıklı Muzaffer:Türkçesi daha komik oldu ) Gerçek bir efsaneyle karşı-karşıyasınız dostlarım. Hemde yaşayan birefsaneyle. Yüzünde kıraç toprakların asil izlerini taşıyan bu
ihtiyar adam, pedallarını güçlükle çevirdiği bisikletiyle gençliğin ekolü
haline gelmiş ve kasabanın parkeli yollarında
nostalji rüzgarları estirmeyi iyi bilmiştir.

H kah

Kasabadan göçeli yıllar oldu ama
özel hayatıyla olsun,iş hayatıyla olsun büyük yankılar
uyandırmış bir adamdı.
Rahmetlinin İtalyan Mafyasıyla bir ilişkisi olduğu söylenir bazı kesimler tarafından.
Bazıları,Gladyonun Melekli ayağı diyor.
Şu an kesin bir şey yok elimizde.
Jandarmanın yaptığı bir baskında evinden her türlü mühimmat ve
bol miktarda erzak ele geçirildiği kasaba sakinleri tarafından
bilinen bir gerçek.Bir lakabı yok ama sansasyonel kişiliği dikkatimi
çektiğinden yazmadan geçemedim.

Dızqıda Bayram:

Ilık bir ezan vakti bostan gözetlemekte olan
sıcak kanlı dostumuz,tarlaya girmek isteyen bir yabancının dikiliverir
karşısına. ”Hey yabancı, nereye gittiğini sanıyorsun sen?”der
ve kollarını iki yana açar,bayram.
”Götümüze girme görek ay bayram,
bi çekil o yana”diye cevap verir yabancı,yorgun ve
umursamaz tavrıyla.Bayram,ayağındaki çizlavet marka
tay-takeş ayakkabılarıyla toprağı kazıyarak bir çizgi(dızgı)
çeker,yabancıyla arasına ve belkide hayatının
sonuna kadar taşıyacağı,hatta ve hatta torunlarına
bile miras edeceği(eminim öyle olacak) bu uyduruk lakabın
temellerini atar.Bayram derki:”Bu dızgıdan bu terefe geç görüm hele”.

Tişi Yeke Sefer:

Bu adamı gördüğünüzde Darwin’in ne kadar haklı olduğunu
ve evrimin gerçekten olabileceğini düşüneceksiniz.
Sayfalarca ve ciltlerce kitaplar,ansklopediler okumanıza gerek
kalmadan hemde.Lakabının nerden geldiği üzerinde durmama gerek yok sanırım.

Xosuro Müstecep:

Davullarla zurnalarla hayata gözlerini açan
müstecep kardeşimiz 11 kız çocuğundan sonra aileye katılan tek
erkek çocuğudur .Anlatılan eski bir efsaneye göre Baba müstecep,oğul müstecep
doğmadan önce tanrıyla bir anlaşmaya girmiş,bir öküz kurbanın
karşılığında Tanrıdan istediği bu oğulu,doğumdan sonra görünce,
bin pişman olmuş ve Tanrıdan kurban ettiği öküzü geri istemiş.
Lakabının özelliği boyunun çok kısa olması.

Qoço:

İslamiyetin doğuşuyla ticaret hayatına atılan
bu fındık-fıstık meraklısı adam,kasabanın bakkal kültüründe
bir kilometre taşıdır. Cadıqıran mahallesinin klasikleşmiş esnafı.
Qoço:yiğit,mert demekmiş

Qessep Fexri:

Çocukların Testeresi,Elm Sokağı Kabusu’nun
Freddy’si, Erol Taş’ı.   Düzenlenen bir av partisinde gözlerinden
birisini kaybetmesi, sert mizaçını değiştirmesine
ve espirili bir kişiliğe börünmesine neden oldu.
Anlattığı hikayelerle genç-ihtiyar bütün kasabalının neşe kaynağı olan
bu sevimli kasap,hayatının geri kalan zamanlarını golf oynayarak ve
kokteyllere katılarak geçiriyor. 

 S.t